Yatağım boş çünkü kadınım beni terketti. Sağlıksızım çünkü yeterince iyi beslenemiyorum. Çevremde beni anlayabilecek pek kimse yok. Kabuğumun içinde yalnız yaşıyorum, yirmi beş yıllık odam şimdilerde tuhaf bir hüzün saçıyor. Sigara dumanından sararmış perdelerim solgun, aslında bana benziyor.
Miles Davis’in bir parçası hoparlörde ve dört duvar arasında çatlak duvarlarımdan sızan trompetinin dehasını duyabiliyorum. Düzensizim evet, bu yüzünden çok az uyuyabiliyor, sabah ezanına dek oturuyor sonra bir köşede sızıp kalıyorum. Eğer yazma ve sızmak işini kıvırabilmiş olmasaydım kimsesiz usandırıcı bu dört duvara nasıl katlanırdım?
Ve otuz beşlik bir rakı daha devrilirken not defterim sütten bacaklar gibi aralanıyor. Böyle zamanlarda yazılan yüzlerce şiir yüzlerce kadından daha fazla huzur veriyor sanki…
İlkay Beyaz