Başlıktan da anlaşılacağı üzere, simya ile felsefeyi aynı planda idrak etmenin vakti gelmiştir. Bu yaklaşımın temel nedeni, felsefenin tüm kavramları birbirine çarptırarak yepyeni bir değerler düzlemi (vicdan) yaratmayı hedeflemesidir. Simyanın elementler ve madde üzerinde gerçekleştirdiği dönüşümü, felsefenin kavramlar ve değerler düzleminde de gerçekleştirmesi artık kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Felsefe, modern çağda durağan kalmamalı, kaosu öngörmeli ve insanlığın neye dönüştüğünü ve neyi amaçladığını hatırlamasına yardımcı olmalıdır. Bu bağlamda, felsefenin simyası, insanlık için vazgeçilmez bir dönüşüm aracı olarak öne çıkmaktadır.
Modern Felsefenin Sefaleti
Zavallı felsefe, bugüne kadar akademik kürsülerde vizyonsuz kişilerin elinde bir oyuncak misali kullanılmış, ideolojik ve dini öğretilerin ışığında köreltilmiştir. Bu ışık sahte ve insana ait olmayan bir kaynaktan gelmektedir. Bu nedenle felsefenin artık insan denilen varlık durumuna ve onun biricik yolculuğuna rehberlik etmesi gerekmektedir. Felsefe, maddi dünyanın ucuz ve sevimsiz kaygılarından sıyrılarak bir Mesih edasıyla silkinmelidir.
İnsan ve Evren: Felsefenin Metafizik Görevi
Dünya, yüzeysel zaman ölçeğinde insanlığın tekamül yolculuğunu konu edinmektedir. Felsefe ise bu alanın içinden farklı bir boyutta yükselmektedir: evrenlerin matematiksel tekâmülü, mutlak olanın bilgisi ve bilinen-bilinmeyen âlemlerin işaretlerini araştırmaktadır. Bu çaba, sezgisel bir hafıza yaratma ve ruhun ıslahı amacı taşımaktadır. Felsefe, insanın son kademedeki sığınağıdır ve simya ile birlikte bu yolculuğu güçlendirecektir.
Modernizm ve İnsanlık Krizi
Modern zamanlarda felsefenin sefil hale gelmesinin temel nedeni, insanlığın durumu ve bireylerin yalnızca nefsaniyetinin izinden gitmesidir. Modernizm, insan egosunun yarattığı bir tüketim çağını temsil etmekte ve tüm varlık alemine dünyanın tek ve mutlak olduğunu hissettirmektedir. İnsanlık, yalnızca hayattayken varlık alanını algılamakta ve vicdan ile vazife duygusundan yoksun eylemler gerçekleştirmektedir.
Bu kronik hastalık, sistemlerin bütününü etkilemekte ve ruhun yükselmesini imkânsız hâle getirmektedir. İşte bu noktada, felsefenin dönüşümü (simyası) eski yüklerinden kurtularak insanlığı yeniden yükselişe taşıyabilir.
Felsefe ve Simya: Kardeşliğin Gerekliliği
Felsefe, artık insana ve onun kurtuluşuna yönelmelidir. Hak ettiği antik görevleri hatırlamalı ve simya ile kardeş olmalıdır. İnsan özüne ulaşmak ve varoluşun anlamı üzerinde düşünmek için bu iki disiplinin birleşimi kritik öneme sahiptir. Felsefe ve simya, bireyin vicdani ve sezgisel gelişimini destekleyerek modern dünyadaki yozlaşmayı aşmayı hedeflemektedir.
Felsefenin Simyası
Felsefe, maddesel kaygılardan sıyrılmalı ve insanın metafizik, sezgisel ve vicdani yolculuğuna rehberlik etmelidir. Simya ile birleştiğinde, insanın ruhsal ve entelektüel dönüşümü mümkün hâle gelecektir. Böylelikle modern dünyanın krizleri aşılabilir ve insanlık gerçek amacına, vicdanına ve özüne ulaşabilir.
Can Murat Demir