Tabula Rasa II

Ludus

Başlarken başlangıcı kaybeden ve durmaksızın kendini tekrarlayan, kesintisiz bir devinimin sonu çağrıştıran fakat asla sonlanmayan ve sonlanamayan bir buradalık; buradasın –işte!

Başa dönüşün olanaksız, sona ulaşman olanaksız, buradasın işte! Kendi ekseninde kendini ezerek kendini tekrarladığın bir ruhsal çöküş bu ve kayıtsız şartsız bir yıkım bu; devamı –tekrarıdır, sayısız bir tekrar, sayısız ritimlerin sayısız tekrarda kayboluşu, bir ruhsal kayboluş.

Kendi ekseninde dönerek kendini yaratarak imha etmek, kendini her doğuruşunda ölümü duyumsamak, tekrarın tekrarı.

Kamasutra ritimleriyle kesişen düşüncesiz-oluşlarında tattığın derin nefeslerin, kendini öldürme arzusu yansıtan orgazm sancılarında sana ölümü ve dirilişi art arda yaşatıyor, art arda, tekrar tekrar.

Kendi bilincinin yıkımını ölüm dansıyla kutlayan delinin kendi ekseninde dönüşü. Bir sonsuz tekrar, bir onto-totoloji, bir ölümcül tekrar.

tabula-rasa-felsefesi

Devamı –tekrarıdır.

Ruhsal kırılmalarının durmadan tekrarlandığı bir varoluş senaryosunda düşüşlerini saymaktan usandığın ve çıkışlarını artık kendiliğine bıraktığın, tıpkı yaşamsal enerjini ağaran uzun saçlalarınla örtülü başını umursamazca sallarken kendi dışına fırlattığın kara düşüncelerinin ardından kısa seyirlerin gibi ve bu seyirlerin fazla sürmeden kara hüzne bürünerek sana geri gelişlerinde seni boğdukları gibi ve sen çaresizce o düşünceleri ayaklarının altına alıp ‘son kez bu’, ‘son kez bu’ diyerek tepinirken akıttığın gözyaşların gibi –bir kara sayfa.

Kırılmalar, kopuşlar, kırılmalar, düşüşler, kırılmalar, inişler, kırılmalar. Her çıkışın hemen ardından, daha o kamasutra nefesi tatmadan yokuş aşağı yuvarlanıp ve daha başını kaldırmadan ‘hayır’ diyemeyeceğin, diyemeyeceğini bildiğin varoluş sevdan beyninde şimşek gibi çakar. Ve tekrar düşüceğini bile bile başını kaldırır gülümsersin acı acı, ne inattır bu, ne azimdir bu, ne körlüktür bu, ne enerjidir bu!

Silentium

Sonra aniden kendini dünyanla birlikte yeni bir patlayışa taşırsın, bir mucizedir bu, yanıtı olmayan bir soru, tıpkı Varlık müptelasının yanıtlanamayışı gibi aniden dirilirsin ve her şey tekrarlar kendini yine, başka olan tek şey maskelerdir, değişik maskeler, farklı maskeler, yeni suratlar; yeni olmayan yeni suratlar. Ve kendini bir kez daha doruğa taşıdıktan sonra, bu kez topyekûn olarak bırakırsın kendini bilinmeyene.

Ve bir ouroboros örneğindeki gibi kendi kuyruğunu ağzına alarak kendin için yarattığın dünyanda ikâmet edersin, sonsuz bir kopuş olduğunu idrak edebilmen hayli bir zaman alır, yine kendi ekseninde dönersin fakat bu kez iniş ve çıkışları olmadan, kendinle evlenmiş bir şekilde kendi ekseninde yüzersin gökyüzü boşluğunda ve yavaş yavaş sona hazırlanırsın, kendini kemirerek tükenirsin, tüketirsin kendini son kıvılcıma kadar.

Kırılmalar sonlanır, kopuşlar anlamsızlaşır, çöküşlerde gülümsersin sessizce, bilirsin bu ölümün son evresidir, yaşamın seni taşıdığı yer, uzunca bir içsel sükûnet sana eşlik eder, seni yalnız bırakmaz, tek dostun olduğunu öğretir sana, tek âşkın. Ve bırakırsın kendini kucağına bilinmeyenin.

H. İbrahim Türkdoğan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR