Çamaşır suyu kokan annemin ellerini öperek büyüdüm ben,
O ellere kan yakışmazdı
Tel tel dökülürdü saçları gözlerinin önüne
Gözünün önünden ayrılmazdım.
Ve Tanrı hayırsız bir evlat gibi sömürürdü annemi.
Ne ellerini öperdi, ne de gözlerinin önünden kenara çekerdi saçlarını
Dayanmak imkânsızdı.
Tırnaklarımın arasına yapışan pislikle
Üç kere saplayarak böğrüne bıçağı
Hiç acımadan, hiç utanmadan, hiç ama hiç merhamet etmeden
Yere serdim Tanrı’yı.
O son kibirli bakışına bir ayna tutarak
Tükürdüm yüzüne, yüzünde bilmem kaç tane maske.
“Tanrı öldü” dedi Zerdüşt.
***
Evet, O’nu ben öldürdüm.
II
Çocukluğuma dair anımsadığım en güzel şey annemin kollarıdır.
Ezberlediğim ilk şiir “Bugün 23 Nisan”
Daha önce hiçbir kolun, bir başka kulu böylesine sıkıca sarmaladığını görmemiştim.
Onun gözleri gibisini de görmemiştim, gülümsemesi gibisini de,
Hafıza-i beşer malulmüş meğer ile nisyan!
Büyüyünce anlamak ne kötü
Zamanı çöpe atmada ki ısrar ne kötü.
Çocukluğuma dair ansıdığım her güzel şeyin altında annemin imzası vardır
Demek annelerin böyle bir gücü varmış çocuklarını ayakta tutan
Demek benim annem o ince beyaz kollarıyla tanrıyı taşıyormuş
Anneler tanrıları taşıyorlar
***
Bense onları öldürüyorum!
III
Az önce karnımın aç olduğunu daha ben anlamadan anladı annem
Sihirli elleriyle ol dedi sarmaya, sarma oldu
Benim için yeri ve göğü yaratan oydu
Annem al yanaklı, annem pamuk gibi beyaz
Onun için ne yapsam az
Sarmayı yedim karnım doydu
Ben doyunca o da doğdu.
IV
Varoluşmak zorunda bırakılan acıları attım köprüden bir bir
Böyle olmasını istemezdim,
Özür dilerim anne.
Doğurduğun Tanrı, artık bir ölü şimdi.
***
Katil oldum anne
Tanrı’yı ben öldürdüm…
V
Kalpte bir kedi mırıldanıyor
Ama öyle şımarık bir o kadar atılgan
Annem bana ördüğü kazakla, kışa kafa tutuyor
Öpüyor alnımdan.
Çocuğum çok şanslı
Çünkü anneme,
Çünkü anneme
Babaanne diyor.
VI
Annemi çok seviyorum,
Tanrı’yı değil.
İsmail Topçu