Ana SayfaDENEMENe Biçim Yer Lan Burası!

Ne Biçim Yer Lan Burası!

Herkesin sürekli takıldığı bazı mekanlar vardır. Oraya gidersiniz ama neden gittiğinizi de tam olarak bilemezsiniz. Bu garip bir duygudur. Ayaklarınız sizi sürekli oraya götürürken siz sadece küfredersiniz: Ne biçim yer lan burası! İşte size bir adamın bir mekanla olan küfür diyaloğu…

Ne Biçim Yer Lan Burası!

Gidiyoruz yine. Oraya, adı her neyse işte… Mehmet’ le ilerliyoruz saçma sapan caddelerde. Gençlik, bulvar, mehmet akif falan filan… Mehmet her zamanki gibi herkesi selamlıyor, konuşuyor, epeyce seveni olan bir arkadaştır :) ben de sallamıyorum mekana doğru hızımı kaybetmeden yürüyorum. Derken yaklaşıyoruz kafeye, her nedense içeriye girmeden önce içimizden yine mi burası amk. der gibi hayıflanıp birbirimize bakıyoruz. Bakışlar sertleşiyor, içeriye doğru süzülüyoruz. Aynı insanlar, aynı saçmalık, aynı sahtelik… Ben işsizim Mehmet’ se taze iş-kolik. Giriyoruz içeriye. Nargileli ve sigara içilen bölüme ulaşmak için epeyce yürüyoruz. Sanmayın ki kilometrelerce, sadece 3 metre… Ama gelin görün ki o yol tam bir eziyet… Çakma polat :) Mehmet harbiden yara yara ilerliyor insanları…

Ne Biçim Yer Lan Burası!

Bir masayı kestiriyoruz gözümüze. Küçük ve turuncu meşinle kaplanmış sıradan bir masa. Ama bize kurtuluşu müjdeliyor sanki. Herkes dumana boğulmuş, içerisi sanki afyon imalathanesi gibi. Tuhaf bir esans, kızların parfümlerinden çok daha iyi olduğunu düşünüp ilişiyoruz hemen. Acele etmeliyiz çünkü burası sağlam müşteri adetine sahip bir mekan. Oturuyoruz ve çayları söyleyip mal mal etraftaki dişileri taramadan geçiriyoruz. Ama genelde umduğumuz gibi olmaz, çünkü her taraf kaşar kokmaktadır. Biz ise taze beyaz peynir taraftarıyız…

Ne Biçim Yer Lan Burası!

Masada “Beni filtreli dertlere gark ettirme; attır bir cigara” repliğini seslendirdiğim zaman, Mehmet, hemen harekete geçer ve bir dal kısa Muratti’ yi bana uzatır. Ardından hayata ve insanlara küfür merakımız canlanır, ve neşemiz yerine gelir. Bu süreç “Bir dal Muratti nelere kadir be kardeşim” dediğim zamanlardır. İşte bu mekan böyle bir mekandır.

Yazının adından da anlaşılacağı üzere mekan bahane, önemli olan şey ruhun serinlemesi ve bir dal sigaraya satılan hayatın ne kadar da filtresiz olduğu… İşte Mehmet, işte mekan, işte ben…

Etmez mi size bir küfür!

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR